Tarihi, insanlık kadar eski olan yün, “Terletir, alerjiktir” algısının tersine tamamen doğal ve sağlıklıdır. Çağlar boyunca insana gıda ve giysi sağlayarak, olağanüstü iki görevi yerine getiren koyunlardan elde edilen yün elyafı, benzersiz yapısı sayesinde çok çeşitli ve çok amaçlı olarak kullanılagelmiştir.

Uluslararası Yünlü Tekstil Örgütü’nün (IWTO) verilerine göre, başlıca yün üreticisi ülkeler Arjantin, Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Afrika, Birleşik Krallık, ABD ve Uruguay’dır. Yün elyafından üretilen iplik kusursuz boya tutma özelliğinden dolayı kumaşa dönüşmesi oldukça kolaydır. Ayrıca, Isıtma, serinletme ve dokunsal özellikleri sunar. Özetle yün, 10 bin yıl önce olduğu gibi bugün de giyim ve ev tekstili üretiminde önemli bir elyaf olma özelliğini korumaktadır. Yün elyafı, 1970’te 1,7 milyon ton ile dünya elyaf üretiminde yüzde 1,4’lük paya sahipti. Bugün bu oran yüzde 1,2’ye düşmüş olsa da gelecekte yün elyafı kullanılmaya devam edecektir. 2030 yılında dünyada toplam elyaf üretiminin 123 milyon tona ulaşacağı ve yün üretiminin de 1,1 milyon ton ile yüzde 0,9 paya sahip olacağı öngörülmektedir. 

Yünü diğer materyallerden ayıran en önemli özelliği, öncelikle tekstil sanayii için son derece değerli unsurlar olan sürdürülebilirliği sağlaması ve çevreye zarar vermeden toprakta çözünebilmesidir. Yün tamamen doğal, yetiştirilen bir madde olduğundan, kompleks fiziksel hücre yapısı sayesinde doğal nefes alma özelliğine sahiptir. Tüm bu nitelikleri dikkate alındığında, benzersiz bir tekstil malzemesidir.  Yün nemi emip dışarı vererek, kullanıcılarına farklı hava durumlarına uyum sağlayabilme konforu sunmaktadır. Güvenli bir lif; yüksek su ve nitrojen içeriği sayesinde kimyasal işlemlere gerek kalmaksızın birçok uluslararası yönetmeliğe uygunluk sağlamaktadır.

Bu özellikleri, tüm dünyada kabul gören yünün, pazar çeşitliliği de hayli fazla ve giderek artmaktadır. Giyim ve moda, spor giyim, yer döşemesi, iç dekorasyon, havacılık, mimari, imalat, tıbbi kullanım ve koruyucu giysiler yünün kullanıldığı alanlardan sadece birkaçı... 

Bütün bu sektörlerde kullanılan yün, dinamik elverişliliği sayesinde özgün bir ‘akıllı’ elyaf olarak kendisini kanıtlamış durumdadır. Yün elyafı yirmi bin defa bükülebilip ve tekrar düzelme özelliğine sahiptir. Bu sebeple yünlü ürünler uzun yıllar dayanabilmektedir.

2021 yılı itibariyle, dünyada toplam 1,1 milyar koyundan 2 milyon tonun üzerinde ham yün elde edilmiştir. Avrupa Tekstil ve Hazır Giyim Konfederasyonu’nun (Euratex) verilerine göre, AB’nin 2020 yılı dokuma kumaş ithalatında Türkiye’nin payı 1.08 milyar Euro ile yüzde 18.5 düzeyindedir. Diğer bir deyişle Türkiye, Çin’in ardından AB ülkelerine bu sektörde en çok ihracat yapan ikinci ülke konumundadır. Dokumacılığın en eski hammaddesi olan yapağı, dokumacılıkta yapay liflerin kullanılmaya başlanmasıyla eski önemini kaybetse de saf yün dokumalar halen yüksek fiyatlara alıcı bulmaktadır.

Yapağı üretiminin en önemli kaynağı Merinos ırkı koyunlardır. Ancak Türkiye’de Merinos ırkı koyunların oranı çok düşük ve yerli ırklardan elde edilen yapağı, tekstil sanayiinin talebine uygun değildir. Türkiye’de üretilen yapağılar genel olarak halı-kilim yapımında kullanılmaktadır. Tiftik ve kıl üretimi ise halen geleneksel olarak sürdürülmektedir. Mevcut durum kırsal kalkınma politikalarında dokuma ve tekstil üretiminin geliştirilmesi açısından önemli bir kaynak oluşturmaktadır. 

Gelecek yazımızda devam edelim…

Not: Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası verilerinden faydalanılmıştır.