Rahmetli Menderes'in zamanları geldi aklıma. Yaşamadık o dönemi ama yazılanlardan okuyor, büyüklerimizden dinliyoruz. Rahmetli dedem " Menderes'i bebek davası köpek davasına yem ettiler" derdi.
Siyasete giren herkes bunu bilir. Yaptığın onca hizmet hiç görmezden gelinir de yaptığın bir yanlış seni hem koltuktan hem de siyasi hayattan silebilir.
Seçime günler kala sosyal medya karşılıklı tarafların atışmalarıyla çalkalanıyor. Bir tarafta hükümetin yaptığı İHA'lar, SİHA'lar, yerli araba, barajlar, yollar, savaş uçağı gibi hizmetleri ballandıra ballandıra anlatan Cumhur İttifakı yanlıları, diğer taraftan da soğan, patates, kıyma, süt, elektrik, doğalgaz gibi ürünlerin pahalılığından dert yanan Millet İttifakı taraftarları.
Sosyal medya ve halk ikiye bölünmüş durumda. Hazine Bakanı Sayın Nebati'nin dediği gibi " Gidin soğanın cücüğüyle uğraşın cücüğüyle" deyip soğan hesabı yapanları tiye almıştı.
İLLÜZYONİSTLER BİLE BAŞARAMAZ
İllüzyonistler sahneye çıktığı zaman tüm salon ilgi ve şaşkınlıkla izler. Nedeni çok açıktır. Elinde boş bir şapka olan adam hooop içinden tavşan çıkarabilir. Bir sopayı sallayıp içinden metrelerce mendil çıkarabilir. Ama emin olun ülkenin içine düşmüş olduğu durumu illüzyonistler bile düzeltemez.
Her ne kadar bizim ülkemizde siyasi illüzyonistler olsa da halk, birçok şeyin farkında. Sosyal medya siyasi illüzyonistlerden geçilmiyor. Hükümete yakın kişilere bakıyorsun TOGG diyor, İHA diyor, SİHA diyor. Hükümete karşı olan birinin paylaşımına bakıyorsun soğan, patates, kıyma, süt, peynir diyor. Her iki grup da yapmış olduğu paylaşımın doğru olduğunu savunuyor. Soğan patatese Reis'i yedirmeyiz gibi paylaşımlar o görüşte olanlar için müthiş enerji veriyor.
Ülkede asıl mesele tok musun aç mısın? Sorusuna nasıl ve ne şekilde cevap verilmesiyle çözülmesidir.
HALK NEYE BAKIYOR?
İstediğiniz kadar İHA yapın, SİHA yapın, yollar barajlar, uçaklar yapın halkı başlıca kalbinden vuran nokta ocağındaki tencerenin kaynaması, askerdeki çocuğunun harçlığı, öğrenci kızının nasıl barındığı, çiftçinin traktöre koyacağı mazotu, yeni doğan çocuğunun maması bezi kadar asla konuşulmaz. 3. hava alanını olmasa da olur ama çocuğumun iyi şartlarda yaşaması barınması olmadan asla olmaz mantığı hakimdir bizim ülkemizde.
En önemli unsur ülke için yapılan dev yatırımların (İHA, SİHA, Togg vb gibi) ülke ekonomisini yeteri seviyede rahatlatamaması. Bunca yeni buluşların, dev ülke gibi göstermenin, dünya devler liginde olmanın bir meyvesini alamıyorsak, halk nezdinde başarıdan da söz etmek mümkün değildir.
ZITLIK BURADA BAŞLIYOR
Hükümet yetkilileri ve yandaşları çıkıp bu ülkenin nerden nereye geldiğini ve yapılan yatırımları anlatmaya çalışırken, diğer muhalefet cephesi de bu ülkenin vatandaşlarının çoğunun açlık sınırı altında ücret almasını, halkın et alma gücünün kalmadığını anlatıyorsa ortada bir zıtlık var demektir. Vatandaş açım diyor aldığım maaş yetmiyor diyor ama soğan patatese bu ülkeyi kurban etmem diyor.
Peki aynı anda ikisi de olmaz mı?
Yani ülkede hem savunma hem ekonomik anlamda yatırımlar yapılıp hem de ekonomik şartlar iyileştirilemez mi? Hem TOOG yapalım hem de soğanı, peyniri ucuza yiyelim. Hem İHA'lar SİHA'larımız olsun hem de üniversiteyi kazanan çocuğumuzun hiçbir geçim derdi olmasın.
Gelişmiş ülkelerin tanımını yaparken kriter bu. Almanya hem teknoloji üretiyor hem de hiç mahsül yetişmemesine rağmen gıdanın en güzelini ve kalitelisini yiyor. Yani Hans, Hasan'ı kıskanmıyor nedense.
Kimse kuru sıkı milliyetçilik yapmasın. Bu ülke kolay kazanılmadı. Sosyal medyadan paylaşım yaparken iki kere düşünün. Partizanlık yeterince bize zarar verdi. Artık daha aklı selim ve mantıklı düşünme zamanı. Birilerine yaranacağım diye ağzına geleni konuşmak, kafana estiğini söylemek seni belli bir süre bir yerlere getirebilir ama ülkenin de yıllarca geriye gitmesine neden olur bunu unutmayalım.
Son olarak iki grup var ülkemizde biri TOGG diyenler diğeri açız diyenler. Başlığı bu yüzden böyle yazdım. TOGG musun aç mı?