Ülkemizde tarımda modern tekniklerin kullanımını yaygınlaştırmak ve ziraat alanında nitelikli insan yetiştirmek amacıyla ilk defa Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 10 Ocak 1846'da İstanbul Yeşilköy'de Ayamama Çiftliğinde açılan Ziraat Mekteb-i Âliyesi (Ziraat Yüksek Okulu) ile tarımsal eğitim-öğretim başlamıştır. Bu tarihten itibaren, 10 Ocak gününü kapsayan hafta ülkemizde “Tarım Haftası” olarak kutlanmaktadır.
Sonrasında 1891 tarihinde, bugünkü anlamıyla yükseköğrenim sayılabilecek düzeydeki Bursa Ziraat Mektebi ile 1893 tarihinde de İstanbul Halkalı Ziraat Mektebi açılmıştır.
Cumhuriyet sonrası Ankara’da Yüksek Ziraat Enstitüsü kurulmuş ve kurumun çok modern binaları ve laboratuvarları kısa zamanda tamamlanmış ve çağdaş anlamda Türkiye’nin ilk yükseköğretim kurumu olarak 30 Ekim 1933 yılında açılmıştır. 1946 yılında çıkarılan Üniversiteler Yasası ve 1948 yılında çıkarılan Üniversiteler Ek Yasası ile Yüksek Ziraat Enstitüsü, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi haline gelmiştir. 1955 yılında Ege, 1957 yılında Atatürk, 1967 yılında Çukurova Ziraat Fakülteleri açılmış ve bunları bugün sayıları 47’yi bulan değişik isimlerde diğer Ziraat Fakültelerinin açılması izlemiştir. Ayrıca tarım ve hayvancılık alanında önlisans eğitimi veren onlarca Meslek Yüksekokulu ve Açıköğretim önlisans programları vardır. Ülke hayvancılığının kalkınması ve sağlığının korunması için 23 tane Veteriner Fakültesi açılmıştır.
Ortaeğitim seviyesinde tarım eğitimi veren 68 lisenin olduğu bilinmektedir. 2022 yılından önce bu sayı daha da azdı ancak, 2022 yılı ortalarında Bakanlıklar arası yapılan protokoller çerçevesinde Meslek liselerine “Tarım Bölümleri” açılması neticesi bu sayı yükselmiştir. Ayrıca, 30 civarında Veteriner Sağlık Meslek Lisesi ve tarımın değişik dallarına hizmet eden meslek liseleri de mevcuttur.
Bu yazıdaki amacımız tarım ve hayvancılıkla ilgili okul sayılarını vermek değildir. Bu okullardan mezun olan ve hali hazırda sektör içinde çalışan meslek mensuplarının sıkıntılarını dile getirmeyi ve buna bağlı olarak mevcut tarımsal yapımızı irdelemektir.
Öncelikle ortaeğitim seviyesinde tarım eğitimi veren liseleri, sektördeki ara eleman ağını kapatmak için Cumhuriyetle birlikte ciddi bir altyapı ile kurulmuş olan, benimde okumuş olduğum bu liselerden mezun olan Ziraat Teknisyenleri, Veteriner Sağlığı Teknisyenleri ve Ev Ekonomisi Teknisyenlerinin ülke tarımının kalkınmasındaki ciddi emekleri asla inkâr edilemez! Milletimize birçok tarım ve hayvancılıkla ilgili bilgi bu meslek mensupları aracılığı ile ulaştırılmıştır. Milletimize, gıda işlemeyi ve muhafazasını, yemek yapımı, hijyen, dikiş nakış birçok mesleki kurslar Ev Ekonomisi Teknisyenlerimiz tarafından öğretilmiştir. Hal böyleyken bu liseler Tarım Bakanlığından alınıp, Millî Eğitim Bakanlığına bağlanarak iş amacından saptırılmıştır. Daha kötü ve affedilmez bir adım ise, 2022 yılında tarım eğitiminin meslek liselerinde bir bölüm olarak faaliyet göstermesi kararıdır. Bu durum sektörü hafife almak ve dalga geçmekten başka bir şey değildir!
Meslektaşlarımızın en büyük problemi yıllardır yaşadıkları özlük hakları ile ilgili haksızlıklarının giderilememesidir. Diğer meslek guruplarına verilen 3600 ek göstergenin bu meslek gurubu içinde önlisans mezunu olanlara da verilmesi gerekmektedir. Fiili hizmetlerde eşitlik sağlanmalıdır. Bu haksızlıkları, meslek mensubu olan Sayın Tarım Bakanı tarafından ivedilikle halledilmesi bir vefa borcudur.
Ziraat Mühendisi ve Veteriner Hekimlerin durumuna gelince, Her vilayete üniversite açma siyaseti yanlışlığı içinde hiçbir planlama yapmadan, gerekli gereksiz birçok yere Ziraat Fakültesi ve Veteriner Fakültesi açılarak, eğitimdeki kalite düşürülmüştür. Buralardan mezun olan on binlerce meslek mensubu işsiz bırakılmıştır. Bu gençlerin hayalleri çalınmıştır. Tarım ülkesi olan ülkemizde, Tarım Bakanlığı son 20-30 yıldır yeteri kadar kadro açmayarak bu meslek mensuplarını mağdur etmiştir. Çalışanların özlük haklarında ise ciddi kayıplar oluşmuştur. Ziraat Mühendisleri ve Veteriner Hekimler ofiste çalışmaya adeta mahkûm edilmiştir.
Ülkemizin tarımda yaşadığı problemlerin en önemlilerinden biri kaliteli ve iyi eğitilmiş bir personel yapısı oluşturamamasıdır. Liyakat ve ehliyete önem verilmelidir. Eğitim-istihdam planlaması yapılarak; fiziki mekânı dahil altyapısız, yeterli laboratuvarı olmayan, nitelikli öğretim elemanı bulunmayan, sonrasında işsiz kalmaya mahkûm olan çok sayıda meslektaşımızı mezun eden yeni fakülte ve bölüm açılmamalı, mevcutlarda da yetersiz koşulları içerenler bir an önce kapatılmalıdır.
Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmeli, ilgili yönetim birimlerine meslek dışı atamalardan vazgeçilmeli ve liyakat sahibi Ziraat Mühendisleri ve Veteriner Hekimler atanmalıdır. Tarımsal potansiyeli çok yüksek olan ülkemizde mezuniyet sonrası kamuya başvurup anlamsız gerekçelerle yıllardır atanamayan meslektaşlarımızın atanma sorunu ivedilikle çözülmeli, tarımsal yayım ve gıda denetimi gibi kamusal hizmet alanları serbest piyasaya açılmamalı, kamuda yüzlü sayılarla değil 10 binli sayılarla yeterli sayıda gerekli kadrolar sürekli açılmalı, atanan meslektaşlarımız sözleşmeli değil güvenceli koşullarda kadrolu çalışmalıdır.
Tarım ve hayvancılıkta, Cumhuriyetimizin 100.yılına girdiğimiz 2023 yılı içinde, Cumhuriyetimizin şanına yakışır tedbirler alınmalıdır…