Tarımda yeterlilik derecesi, belirtilen yıl içerisinde yurt içinde üretilen tarım ürünün yurt içi talebini karşılayıp karşılayamamasına yeterlilik derecesi denir.
Ülkenin tarımsal üretim planlarının hazırlanmasında yeterlilik dereceleri üzerinden esas alınarak çalışma yapılır. Yani öncelikli olarak iç tüketim ihtiyacının karşılanması için tedbir alınır, sonra ihracat durumu için planlama yapılır. Aslında bu planlamalar bir bütün içinde ele alınarak çalışmalar yürütülür.
Yeterlilik derecesi %100 ise, iç tüketim için yeterli üretim var demektir. Ama bu yeterlilik derecesi (%100) kritik bir seviyedir. Yani ülke, bu yeterlilik derecesine göre üretim planı yaparsa her an ithalatçı duruma düşebilir. Bunu için dünyada iç tüketimler planlanırken olabilecek tabii afetlere karşı bu oran (%100) biraz dada yüksek tutulur. İklim değişikliğine bağlı kuraklık, sel ve ilkbahar geç donlarının çok yaşandığı günümüz dünyasında iç tüketimdeki yeterlilik derecesini yüksek tutmakta fayda olduğunu düşünmekteyim.
Tarım ürünlerinde ihracat yapabilmek için iki kriter oldukça önemlidir. Bunlardan ilki ihracı yapılacak ürüne dünyada olan talep miktarı ve fiyatı, ikincisi ise rekabet gücümüzün (kalite, fiyat ve politik güce bağlı) olup olmayacağı. Bunlar çok iyi irdelenerek ihracat için üretim planları yapılmalıdır.
Bazı stratejik tarım ürünleri vardır ki. Bunların her daim dünyada ihracat imkanları vardır. Bunlar, hububatlar, baklagiller, yağlık bitkiler, soya ve sanayi bitkileri. Tabloda görüleceği üzere; ülkemiz bu sahada maalesef ki ithalatçı duruma düşmüştür. Yeni gelecek hükümet bu konuda ciddi bir reorganizasyona (yeniden yapılanmaya) gitmelidir. Ülke tarımı bu şekilde mesafe alma imkânı yoktur. Bu sahada iç tüketim yeterliliğine kısa zamanda ulaşmak zorundayız.
Özellikle bir kısım meyvelerde (ceviz ve muz) ithalatçı durumundayız. Ne acıdır ki çayda da ithalatçı listesinde yer almaktayız. Özellikle şeker pancarı üretimi kritik bir noktada durmaktadır. 2021 ve 2022 yıllarında maalesef ki dünya şeker ithalatçısı listelerine girmiş durumdayız.
Bir kısım sebzelerdeki üretim yeterlilik derecemiz kritik bir eşikte durmaktadır. İthalatçı duruma düşmemek için acil tedbirler alınmalıdır. Yoksa çok yakın bir zamanda sebzede de ithalatçı durumuna düşülebilir. Özellikle son birkaç yıldır soğan ve patateste yaşadığımız problem kritik eşikteki üretimden kaynaklanmaktadır.
Tarım üretim planlamaları biraz daha siyaset üstü olmalıdır. Konu uzmanları ülke gerçeklerini göz önünde bulundurarak 5, 10, 20 hatta 50 yıllık üretim planlamaları devlet katında yapmalıdırlar. Bu planlamalar siyaset üstü (partiler üstü) olmalıdır ve siyasetin rüzgarından etkilenmemelidir.
Siyaset elbette konuya dahil olacaktır ancak, uzmanlık konularında müdahaleci olmamalıdır. Siyaset sadece denetim mekanizmalarında aktif olmalıdır. Üretim planlarına siyaset müdahale ettiği için soğan krizi yaşanmıştır. Soğan krizi mevcut hükümeti siyasi açıdan çok yıpratmıştır. Yakın zamanda bu krize başka tarım ürünleri de eklenecektir. Şuna itimadınız olsun ki ülkenin alışkanlıklarına bağlı olarak bir maydanoz yokluğu veya fiyat dengesizliği bile hükümetleri çok yıpratabilir hatta iktidardan bile edebilir. Yeni gelecek hükümet hangi taraftan olursa olsun temennimiz, soğandaki üretim yeterlilik derecesinden ders çıkartılmış olarak işe başlamasıdır...