Türk Milleti cesur bir millettir. Cesaretiyle dünyaya örnek olan ve tarih yapan bir millet olarak yaşamımızın her alanında cesurca -gözü karartarak- kararlar alırız.
İş siyaset olunca cesaret bir adım daha öne çıkar. Ölümü göze alıp kefen giyip yola çıkılır. Kıravatların altındaki beyaz gömlekler bir nevi kefendir siyasilere.
Siyasete girince özel yaşam kalmaz, şahsi menfaatler biter ve vatan/millet/sakarya sarmalına girerler.
Siyasilerin tamamının dönüm noktaları vardır. Kritik dönemlerde alacakları kararlar, siyasi geleceklerini doğrudan etkiler.
Yüz yıllık siyasi geçmişimizde bolca örnekleri var ancak fazla uzağa gitmeye gerek yok.
İdam edilen siyasilerden tutun da ömrünü dört duvarlar arasında çürütenlere varana kadar siyasetin faturasını ödeyen çok.
AK Parti'nin çeyrek yüzyıllık geçmişi iktidar saltanatıyla sürse bile cesur adımlar sonucu bu noktaya gelmiştir.
Cesurca karar alması gereken ancak yanlış karar alan AK Partili siyasilerin başında Abdullah Gül gelir.
Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı süresinin bitmesinden 2 gün önce AK Parti Olağanüstü Genel Kurul yapılarak partinin başına geçmesine engel oldular.
Sayın Gül, tam da o dönemde milletin gönlünü kazanmış bir Cumhurbaşkanı olarak gerekli cesareti gösteremedi. Çankaya Köşkü'nden indiği gün, "madem bana siyasi oyun yaptınız, önümü kestiniz, ben de kendi partimi kuruyorum" diyecek cesareti gösteremedi. Sonu malum...
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'na ne demeli... Yüzde 52.5 oy alarak Başbakan seçilen Davutoğlu'nu Erdoğan görevden aldı. AK Parti'nin ilçe başkanını dahi belirleyecek tüm yetkileri elinden alınıp istifa ettirildi. Pelikancıların operasyonuyla.
Sayın Davutoğlu tam da o dönemde seçmenin yarısının oyunu almasına rağmen Erdoğan tarafından tahttan indirilmesi karşısında "Partimden de istifa ediyorum, kendi partimi kurup yoluma devam edeceğim" diyecek cesareti o gün gösteremedi. Sonu malum...
O kadar çok örnekler var ki... Kitap yazmaya değer bir konu.
Yaşadığımız son iki günde cesurca adımlar atılıyor veya atılamıyor. Bugün cesaret göstermesi gerekenler, cesurca adım atmamaları takdirde ileriki dönemde aynı adımı atacak olmaları bir anlam ifade etmez.
Meral Akşener, söylediği tüm sözlere rağmen, altına imza attığı ortak açıklamalara rağmen masadan kalkma cesaretini gösterdi. Bu kararın kendi siyasi geleceğine etkisini yaşayıp göreceğiz.
Aday olmaları çağrısında bulundukları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, tam da cesur karar alabilecekleri bir noktada o cesareti gösteremediler. Genel Başkanlarına biat etmeyi tercih ettiler. Koltuklarından olmayı göze alamadılar.
Bu kararlarının ne kadar doğru veya yanlış olduğu, 3 yıla kadar ortaya çıkacaktır.
Demem O Ki;
Siyaset çok uzun soluklu bir iştir, cesur olmayı gerektirir. Siyasette 24 saat bazen çok uzun olur, siyaseten 2 artı 2 hiçbir zaman 4 etmez.
Temennim Odur ki;
Afetlerin, sıkıntıların, mağduriyetlerin, adaletsizliklerin eksik olmadığı ülkemiz için kim hayırlı olacaksa, bizim hayal edip de yaşayamadığımız güzel ülkemizde çocuklarımızın geleceğinin emin ellere teslim edilmesidir.