1935 yılında dört şeker fabrikası ile kurulan “Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş”, aslında fabrikalar kuran bir şirket olarak tanımlanabilir. Kurulduğu tarihten 2018 yılına gelinceye kadar 21 şeker fabrikasının kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Bu anonim şirketin bir başka faydası da özel sektör ve kooperatiflere öncülük yaparak 15 fabrikanın daha kurulmasını sağlamıştır.
2018 yılında şeker fabrikası sayımız; 25’i devlete ait olmak üzere toplam 40 fabrikaya ulaşmıştır. Bu fabrikaların hepsi Cumhuriyet kazanımıdır. Bu fabrikaların şeker üretimi, iç piyasaya yeterli olduğu gibi, Türkiye’yi şeker ihraç eden ülkeler grubuna taşımıştır.
Mevcut durum, “Nişasta Bazlı Şeker” üreticilerini (NBŞ) hep rahatsız etmiştir. Çünkü bu fabrikalar (NBŞ) uluslararası finans kartellerinin elindeydi. Ciddi rahatsızlıkları vardı. NBŞ pazarını daraltıyorlardı. Piyasanın tercihi NBŞ’den yana değildi. Halkımız NBŞ’nin zararlarına karşı daha bilinçliydi. Bizim fabrikalarımızda şeker pancarından üretilen şeker daha kaliteli ve sağlıklıydı. Bu durumu çok iyi bilen NBŞ ve şeker kartelleri gözlerini bizim fabrikalarımıza dikmişlerdi. Bunun için şeker pancarı üretiminin azaltılması, mevcut şeker fabrikalarının ortadan kaldırılması gerekiyordu.
Türkiye, ne zaman ekonomik bir kriz yaşayıp Dünya Bankası, IMF ve Uluslararası diğer finans çevrelerine müracaat ettiği vakit, önümüze şeker fabrikaları konmuştur. Son 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz neticesinde uluslararası finans kuruluşlarıyla yapılan görüşmelerde de başka tarımsal ürünlerle beraber, şeker üretimimiz de gündeme getirilmiştir. Hükümet kredi almak karşılığında şeker pancarı üretiminde kota uygulamasını kabul ederek, şeker üretiminin azaltılması yolunda mecburi olarak adımlar atmıştır.
2002’den sonra Ak Parti hükümetleri döneminde, Ecevit hükümeti tarafından alınan bu kararlar aynen uygulanmıştır. Yani şeker pancarındaki kota sistemi devam ettirilmiştir. Ayrıca mevcut devlete ait fabrikaları da özelleştirme kapsamına alınmıştır.
Türkiye’nin yıllık şeker ihtiyacı ortalama 2,7 milyon (2022 yılı) tondur. Bugün mevcut üretim iç piyasaya yetmemektedir. Şekere kota konulması, yabancı kartellerin istediği meyveyi vermeye başlamıştır. Ülke şeker ithal etmeye başlamıştır. 2021/2022 döneminde 230 bin ton şeker ithal edilmiştir. Ayrıca NBŞ ithalatını da unutmamak gerekiyor.
Şeker ithalatının gelecek yıllarda hızlanarak artması tahmin edilmektedir. Çünkü, 2018 yılında Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş’ye ait on fabrika özelleştirilmiştir. Yeni fabrikaların sırada olduğu söylenmektedir. Özelleştirme sonucu şeker fabrikalarını alan şirketlere bakıldığı zaman bu sahada çok tecrübesiz oldukları görülmektedir. Daha önceki özelleştirmelerin (kâğıt fabrikaları, bez fabrikaları, ayakkabı ve deri fabrikaları, sigara fabrikaları …) akıbetlerini görünce, özelleştirilen şeker fabrikalarının geleceği insanı endişelendirmektedir. Şeker fabrikaları da aynı akıbeti görürse Türkiye şekerde dışa bağımlı hale gelecektir. Bu durum gıda güvenliğimiz açısından oldukça tehlikelidir.
Türkiye bu gidişattan vazgeçmelidir. Şeker pancarındaki kota sistemi yeniden gözden geçirilerek Türk çiftçisinin menfaatleri korunmalıdır. Şeker fabrikalarındaki özelleştirmeler durdurulmalıdır. Türkiye, tam bağımsız olarak kendi şekerini üretmeli ve üretim fazlasını da dünyaya satmalıdır. Milletimiz NBŞ’ye ve kalitesiz yabancı şekere mahkûm edilmemelidir.