Şeker, insanlık tarihinde en çok sevilen besin maddesidir. Tatlılar, sofralarımızın olmazsa olmazıdır. Tarihi insan ile başlar. İnsanoğlu şekere, tatlı bitkilerin özsularından ve yaban arılarının ballarıyla ulaşmıştır. Sonra, şeker kamışı keşfedilmiş ardından da şeker pancarı ve diğer bir kısım şeker içeren bitkilerden şeker üretimiyle bu günlere gelinmiştir.
Şekerin anavatanı olarak Doğu ve Güneydoğu Asya kabul edilmektedir. Pasifik Okyanusu'ndaki adalarda beş bin yılı aşkın süredir şeker kamışından şeker elde edildiği bilinmektedir. Hindistan halkı, Gupta sülalesi yönetiminde oldukları MS. 350 yıllarında şekeri nasıl kristalize edebileceklerini keşfetmişlerdir. 18. Yüzyıla gelinceye kadar dünyanın değişik bölgelerinde irili ufaklı birçok şeker üretim atölyelerinin varlığını tarih kitaplarından görüyoruz.
18. yüzyıla gelince işin rengi değişiyor. Sanayi devrimini gerçekleştiren Avrupa’da şeker kamışından şeker üreten büyük fabrikalar kurulmaya başlanıyor. İngiltere'de 1750 yılında 120 şeker rafine fabrikası vardı ve şeker kamışından yılda 30 bin ton şeker üretebiliyorlardı. 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra pancar şekeri sanayinin geliştiği ve diğer Avrupa ülkelerinde yaygınlaşmaya başladığı görülmektedir. Kamış şekerinin Osmanlı Devleti’nde üretimi (Şam’da) ise 16. yüzyıla dayanmaktadır. Cumhuriyet döneminde ise ilk pancar şekeri 1926 yılında üretilmiştir.
1923 yılında İzmir’de düzenlenen İktisat Kongresi’nde ülke ekonomisinin geleceğine ilişkin çeşitli kararlar alınmış ve bu kararlar arasında şeker pancarı üretimi ve şeker sanayisine yer verilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün özel ilgisi sonucu İzmir İktisat Kongresi’nde şeker tarımına ilişkin alınan kararla, Cumhuriyet döneminin ilk teşebbüsü 1925 yılında yapımına başlanan Alpullu Şeker Fabrikası, Uşak Şeker Fabrikasından bir ay önce tamamlanarak faaliyete geçmiş ve 1926 tarihinde ilk Türk şekeri üretilmiştir. Uşak Şeker Fabrikası üretime geçişini, Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikaları takip etmiştir.
1929-1930 döneminde ülke içinde şeker fiyatlarında artışlar ve şeker piyasasına ilişkin çeşitli sorunların varlığı, hükümetin 1933 yılında “Şeker Sanayi Hakkında” bir rapor hazırlamaya yöneltmiştir. Durumun değerlendirilmesi üzerine İktisat Vekaleti, şeker sanayinin işleyişi ve gidişatı üzerinde yabancı bir uzmanı Türkiye’ye çağırmıştır. Şeker fiyatlarında artışı önlemek, halkın daha ucuza şeker tüketmesini sağlamak için şeker sanayinin sorunları ve çözüm önerileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Hazırlanan raporlar doğrultusunda harekete geçen hükümet, şeker üretiminin özel sektöre bırakılmayacak kadar önemli ve stratejik bir ürün olarak görmüş ve 1930’lu yıllardan itibaren şeker fabrikaları ve şeker ithalatı üzerinde etkin bir devlet kontrolü sağlanmıştır.
Bu kapsamda hükümet, şeker pancarı tarımını yaygınlaştırılması ve şeker sanayinin geliştirilmesi için 1934 yılında “Şeker Rasyonalizasyon Komitesi’ni” kurmuştur. Bu komite tarafından hazırlanan raporda, mevcut şeker şirketlerinin tasfiye edilerek yeni bir şirketin kurulması, memleketin her bölgesinde şeker fiyatlarının sabit olması ve şeker fiyatlarının indirilmesi yer almıştır. 1935 tarihinde, şeker fabrikalarının bir çatı altında toplanarak tarımsal, teknik ve idari çalışmaların koordine edilmesi, sermeye kaynaklarının birleştirilmesi, şeker politikalarının tek elden yürütülmesi, fabrikalar arasında teknik ve mali danışmanın sağlanması amacıyla üç milli bankanın (İş Bankası, Ziraat Bankası ve Sümer Bank’ın eşit hisseleriyle 99 yıllığına) ortak oldukları tek bir şirket çatısı altında toplanarak 22 milyon Türk Lirası sermayeli “Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş” kurulmuştur. Ayrı şirketler halinde kurulan Alpullu, Uşak, Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikaları üretimde koordinasyon, teknik ve idari yönetimin kolaylaştırılması ve sermayelerinin birleştirilmesi amacıyla “Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş” adı altında toplanmışlardır. Şeker üretim faaliyetleri 1950 yılına kadar zaman zaman tevsi (genişletilerek) edilen dört şeker fabrikası ile yürütülmüştür.
Haftaya devam edelim.
Not; Atatürk Ansiklopedisi (Özlem EŞTÜRK) ve İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Kaynaklarından istifade edilmiştir