Seçimlere yaklaşırken siyasi partiler, kaybedilen oylar, kazanılacak oylar, ittifakın oylarının toplamı, taraflı anketlerin sonuçları, kararsızları kazanmak, Z kuşağının peşinden gitmek, halkta karşılığı olan adayları göstermek gibi birçok çabanın içerisindeler.
İktidar ve muhalefet kanadı, seçimleri kazanmanın hesaplarını yaparken sizlerle şahit olduğun bazı şeyleri paylaşmak istedim.
Mecliste çok kıymetli bir komisyon başkanını yani AK Parti Milletvekillerinden makamı olan bir tanıdığımızla sohbet ederken, sohbete katılanlar çoğaldı.
Komisyon Başkanımızın odasında sohbetimiz samimi ve dost meclisinde yapılan konuşmalarımıza tanıklık edenler ise AK Partinin eski milletvekili, AK Parti'nin bir ilin il başkanı, bir iş adamı...
Kılıçdaroğlu adaylığını ilan edip, Meclis kürsüsüne veda ettiği, Bahçeli'nin Amed'e tepki gösterip Bursaspor'da yaşanan olayları desteklemesi, Cumhur ittifakının oy oranı gibi birçok konuyu istişare ederken sohbette geçen konuşmanın sadece küçük bir kısmını sizlerle paylaşmak istedim.
- Geçenlerde AK Partimizin bir milletvekili ne dedi biliyor musunuz? "Eşim ve 3 çocuğum var, partimize oy vermeyeceğini söylüyor, bir türlü onları ikna edemiyorum."
- Ben de dedim ki yav boşver eşini çocuklarını sen kime oy vereceksin? "Valla benim de kime oy vereceğim daha belli değil"
Bunları duyunca şoktayım.
Sohbet meclisimizde bulunan diğer milletvekili arkadaş, "haklı" diye çıkışmaz mı?
Nasıl yani dedim...
AK Parti'nin halen görevde olan bir milletvekili, kendi partisine oy verip vermemekte tereddüt içinde ve eşi ve çocuğu kendi partisine oy vermeyecek öyle mi?
Eyvah ki eyvah...
Bu konuda benim yorumum kısa ve öz oldu "Çünkü artık AK Parti'nin davası yok"
Kuruluşundan günümüze kadar muhafazakar kesimin destekleriyle dini değerler üzerine inşa edilen AK Parti, ne yazık ki geçen 21 yıllık iktidarı döneminde güç zehirlenmesi yaşamış, fabrika ayarlarından uzaklaşmıştı.
Fabrika ayarlarına dönmek sadece cep telefonlarında mümkün. Ne kadar çaba gösterilirse gösterilsin bu parti o parti olması artık imkansız.
AK Parti ne yaparsa yapsın, bu parti sayesinde milletvekili seçilmiş, yıllardır parti sayesinde mevki makam sahibi olup iş bitirmiş, maaşını almış, çocuklarının rızkını kazanmış bir miletvekili ekmek yediği tekneye tekme atamaz, atmamalıydı.
Kendi partisine oy vermeye tereddüt eden bir milletvekili, vatandaştan nasıl oy isteyecek?
Sohbet Meclisimizdeki diğer AK Partili arkadaşlarımızın yorumu ise ayrı bir şok. Kendi milletvekillerinin kendi partilerine oy vermeyecek olmasının faturasını hemen Devlet Bahçeli'ye çıkardılar. "Biz yapıyoruz o bozuyor. Biz deprem bölgesini toparlıyoruz o depremzedeleri azarlıyor. Biz Amedspor'da yaşananları kınıyoruz o olayları çıkaranları destekliyor."
MHP'li arkadaşlarla yaptığımız görüşmelerde ise durum farklı değil. Onlar da AK Parti'nin yaptığı adaletsizliklerin, adam kayırmacılıkların, liyakatsizliklerin, yasa tanımazlıklarının, kazandıkça daha çok kazanma hırslarının yüzünden MHP'nin oy kaybettiğini söylüyorlar.
Çok şükür benim partim olmadığı için partime oy verip vermemekte tercih yapma gibi bir durumum söz konusu değil.
Demem O Ki:
Eğer bir partinin milletvekilinin kendi partisine oy verip vermemekte tereddüt ediyor olması, ortada ciddi bir durum olduğunun kanıtıdır.
Temennim Odur Ki:
Her parti kendi hatasını, eksiğini, yanlışını gerçekçi bir şekilde masaya yatırıp, bunların telafisini gidermek için çaba göstermesidir.