ERKEN HABER - Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), il temsilcileri bulundukları illerde açıklama yaparak "eşit işe eşit ücret" talebinde bulundu.
Ankara, İstanbul ve Bursa başta olmak üzere birçok ilde toplanan Eğitim Sen üyeleri, pankart açıp açıklamalarını okudular. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'e yönelik afişlerden karne yapan sendika üyelerinin, Bakan'a düşük not verdikleri göründü.
2022-2023 Eğitim öğretim döneminin ilk yarısını değerlendiren sendika yetkilileri, öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin sorunlarının Millî Eğitim Bakanlığı’nın yine gündemine gelmediğini ifade ettiler.
Kariyer Basamakları Sınavının ardından öğretmenler arasında ücret adaletsizliğinin ortaya çıktığını belirten yetkililer, açıklamalarında şunları kaydettiler:
"Eşit işe eşit ücret ilkesi ise fiilen ortadan kaldırılmıştır. Sendika olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu sonucunda oluşan ücret farklarının 'eşit işe eşit ücret' ilkesi doğrultusunda düzenlenmesini talep ediyoruz. Derece ve kademe gibi kriterlerin dikkate alınarak en düşük öğretmen maaşının yoksulluk sınırı üzerinde belirlenmesi gerekir.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir derdi yoktur. Eğitimin niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin başarılı olamayacağı aşikardır. Piyasacı eğitim sistemi, yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, öğrenci ve velilerin ‘müşteri’ haline getirilmesini hedeflemiş, toplumdaki sınıfsal eşitsizlikleri daha da belirgin hale getirmiştir. Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakılırken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları eğitim öğretim yılının ilk yarısında artarak sürdürülmüştür.
Kamusal eğitimden uzaklaşmanın iki temel sonucu bulunmaktadır: Birincisi, devlet okulu ve özel okullar arasındaki ayrımı, eşitsizliklere yol açacak biçimde derinleştirmektir. İkincisi ise kamusal eğitimin tasfiyesi devlet okullarını da ayrıştırarak zenginle yoksula ayrı ayrı ‘devlet okulu’, hatta aynı devlet okulu içinde gelir durumuna ya da başarı düzeyine göre farklı sınıflar/şubeler oluşturulmasının önü açılmıştır. Hayata geçirilen uygulamalar eğitimin niteliğinde yaşanan gerilemeyi hızlandırmıştır."