Kazanılmış başarısızlık olarak nitelendirdiğimiz diğer bir biçimde öğrenilmiş çaresizlik; içsel olarak organizmaların tepkisel olarak istemsiz tepki vermesi olayıdır. İnanmışlık seviyesinin maksimum şekilde artmasından ötürü gelen ruh hali durumudur. Edimsel bir davranış biçimi olarak belirtilir. (Wikipedia)

Basit bir şekilde örneklerle açıklayabiliriz;

Alkol bağımlısı birinin alkolü bırakmak istemesi ve bir türlü bu girişimi becerememesi örneği verebiliriz.

Öğrenilmiş çaresizlik kavramı ilk olarak Martin E. P. Seligman ve arkadaşları tarafından kullanılmıştır ve çeşitli deneylerle desteklemiştir. (Seligman ve Maier, 1967).

Öğrenilmiş çaresizlikte canlı her ne kadar çabalarsa çabalasın olayın sonucunu değiştiremeyeceğine inanır. Bu sonuç kötü veya iyi bir şekilde de aktarılabilir.

Öğrenilmiş çaresizlik neden oluşur?

Öğrenilmiş çaresizlik; üç temel nedenden ortaya çıkabilir. İlki eğer organizma, inanç merkezinden gelen olgular karşısında kendisini pasif ve çaresiz hissederse öğrenilmiş çaresizlik başlar.

İkincisi organizmanın stres altında kalındığı durumlarda çaresizlik oluşur

Üçüncüsü ise; organizmanın duygusal boşluğunda inanç sisteminin kontrol yönetimine girmek isteğinde oluşur.

Öğrenilmiş çaresizlik belirtileri; organizma yaşam isteğini yavaş yavaş kaybeder. Organizmayı mutlu edecek davranışlarda bulunmaz ve bağlı olduğu inanç sisteminin isteklerini yerine getirmekle uğraşır. Bu dayatılan olgular altında özgür iradesini ve düşünce özgürlüğünü yitirir. Bu durum organizmada psikolojik ve fiziksel hasarlar bırakabilir.

Öğrenilmiş çaresizlik sonuçları;

·         Organizmada özgüven eksikliği meydana getirir.

·         Organizma sürekli bir karamsarlık durumunun merkezinden çıkamaz

·         Organizmada inanç merkezinden aldığı emirleri sorgulamadan yapmakla yükümlü olur.

·         Organizma düşünen bir varlık kategorisindeyse karar verme mekanizmasından yoksun olur.

·         Organizmada çaresizlik duygusu baş göstermeye başlar

·         Organizmanın yaşama olan sevgisi ve hevesi azalmaya başlar

Öğrenilmiş çaresizlikten kurtulmak için ne yapılmalıdır;

·         Organizma destek almalıdır ve bu inanç sisteminden kurtulacağını algısal olarak kararlaştırmalıdır

·         Öğrenilmiş çaresizliğin sebebini en derin bir biçimde araştırmalı ve bunun için çeşitli çözümler üretmelidir.

·         Organizma özgüven eksikliği konusunda kendisini eksik görüyorsa bu eksikliği olumlu bir biçimde tamamlamalıdır.

·         Organizma hayata karşı samimi bir şekilde bağlanmaya başlamalıdır.

·         Organizmaya uygulanan zoraki olgulara karşı organizma kendisi karşı gelmelidir.

·         Organizma düşünen bir varlık ise özgür iradesini ortaya koymalı ve kararının arkasında olmalıdır

Toplumlarda da Öğrenilmiş Çaresizlik Var mı?

Her toplumun muhakkak sonucunu değiştirmek istediği durumlar vardır. Bu gerek yönetimsel sonuçlar olsun ya da toplumsal kararların sonuçları olsun. Toplumlar eğer uzun süreli bir sonuca maruz kalırsa ve o sonucun değişmeyeceğine inanırsa toplumsal olarak öğrenilmiş çaresizlik başlar.

Öğrenilmiş çaresizlik genellikle baskı ve şiddete maruz kalan toplumlarda ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla bir yönetimsel siteme ihtiyaç duyan, yönetilme arzusunda olan toplumlarda net bir şekilde görülmektedir. Kendi iradesi dışında yönetim idaresini koşulsuz kabullenmiş toplumlar koşulsuz şekilde yönetimsel merkezlerin olgularına itaat etmek zorunda kalır. Bu durum istemsizce ve zamanla toplumu öğrenilmiş çaresizliğe iter.

Toplumu öğrenilmiş çaresizliğe iten faktörler; çeşitli yönetimsel kanallarla yapılan müdahaleler, çeşitli toplumsal ihtiyaca yönelik vaatler, ekonomik ve sosyal konseyler ve olgular, kitle iletişim yoluyla dolaylı dayatma göndermeleri, bazı ülkelerde var olan baskı grupları ile yapılan baskılar toplumu öğrenilmiş çaresizliğe iten faktörlerdir.

Toplumda Öğrenilmiş çaresizliğe çözüm olarak ne yapılmalıdır?

Toplum özgür iradesini ortaya koymalı ve vereceği kararların arkasında durmalıdır. Yönetimlerin toplumu değil de toplumun yönetimleri yöneteceğine inanmalıdır. Çözümün yönetimsel merkezlerde aramamalıdır. Toplumlar, yönetimsel merkezlerin verdiği olgulara koşulsuz boyun eğmek yerine verilen kararları araştırmalı, uygulamaya konulmasında söz sahibinin kendisinde olduğunu belirtmeli ve olumsuz kararlar karşısında çözümü kendisi yaratmalıdır. Yaşamsal faaliyetlerini yönetimsel merkezlerin kararlarına bırakmamalıdırlar. Toplum, yönetimsel merkezlerin oluşturduğu olgular kümesine karşı pes etmemelidir.

Sözlerimi P. Syrus’un sözleriyle bitirmek istiyorum; başkalarının keyfine göre yaşamak, sefaletlerin en büyüğüdür.

Kaynakça;

(Seligman ve Maier, 1967)

Vikipedia https://www.dunyadanismanlikmerkezi.com/ogrenilmis-caresizlik-nedir

https://psikologmerkezi.com/blog/ogrenilmis-caresizlik-nedir