Sevgili dostlar; size altılı masadaki gelişmelerin ardından yazdığım yazıda her şer de bir hayır, her hayırda bir şer vardır diyerek tamamlamıştım yazımı. Evet aslında Cuma günkü olayların ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nun etrafındaki saflar daha da şoklanmış ve daha önceki açıklamalardan da ittifakın daha da güçlendiğini görmüştük.
Ordan bakınca kendisini intihar etmek isterken bilim insanlarının “İntihar edecek biri intihardan önce 30 saniye düşünse vazgeçer” sözünde ki gibi son anda bir manevra yaparak elinde beyaz gül buketiyle geri dönen hanımefendinin de katılmasıyla saflar tamamlanmış oldu.
Millet ittifakının daha önce İmamoğlu’nu mu, Kılıçdaroğlu’nu mu, yoksa Yavaş’ı mı aday göstermeli? sorusunun cevabını Pazartesi yapılan aday ve yol haritasının son şeklinin verildiği toplantının ardından partisinin Genel Merkezinde yaptığı “balkon” konuşmasında bay Kemal son noktayı koydu.
Herkesin kafasından geçene ya da gönlünden geçene tek yanıtı vardı. Kendisinin Cumhurbaşkanı, milletin birer büyük kesiminin gönlünden geçen İmamoğlu ve Yavaş’ı da yardımcısı olarak aday olarak gösterdi. Ki bundan hemen sonra Edirne’deki “Ketıl” sahibi olan Selahattin Demirtaş ve ülkedeki tüm siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarından destek ve tebrik mesajları geldi. Bu da gösterdi ki; muhalafetin birleştirici harcı “Bay Kemal”… oldu. Zaten ülkede yaşayan herkesin istediği en önemli şey ayrımsız, şartsız, şurtsuz bir birliktelik ve demokrasi.
10-11 Mart tarihinde verilecek seçim kararı ile start alınmış olacak.
Bundan sonra sanırım herkes bir Cumhurbaşkanı adayı olarak bulunduğu bölgede fakat aynı amaç için ter dökecek.
Haydi herkes için hayırlısı, herkesin beklediği, solumak istediği bir havaydı bu. İçerisinde hak ve özgürlükleri barındıran bir hava. Hayatının son belki de ilk 21 yılını yani büyük bölümünü geçiren veya yaşayanlar için belki çok ne anlama geldiği bilinmezse de bu son cümle, diğer geri kalanlar için çok önem yaşıyor sanırım.
Ülkenin doğusunda çok daha anlam yüklenebilir. Zaten Cumhurbaşkanı adayının açıklanmasını en çok da ötekileştirilenler olumlu karşıladı dersek doğru bir tespit olur.