Bu Ramazan, halkın Ramazan sevincini geçim derdiyle karşılamak zorunda kaldığını vurgulayan Karamollaoğlu, “Bırakın iftar davetlerinde misafir ağırlamayı kendileri için bile iftar menüsü hazırlamak külfete dönüştü. Çarşı pazarda sebze ve meyveler taneyle satılır oldu. "Avrupa’da meyveyi taneyle alıyorlar" efsanesi, ülkemiz için ağır bir gerçeklik halini aldı. İnsanımız eski Ramazanları, özellikle de ekonomik koşullar yönünden hakikaten arar oldu” dedi.

NEREDE O ESKİ RAMAZANLAR?

Nasıl aramasın ki? İşte Ramazan ayının adeta olmazsa olmazlarından Ramazan pidesi.. İllere ve çeşitlerine göre fiyatlar değişiyor fakat ortalamasını aldığımızda; Bir aile iftar ve sahur için sadece ikişer tane Ramazan pidesi alsa; günlük yaklaşık 30 Lira, bir ayda 900 lira! Bu parayı nasıl ve nereden karşılayacak? Yine aynı şekilde tek tek satılan sebzelerin fiyatları, pazar tezgahlarındaki fiyat etiketleri; zorlu bir kışın ardından zorlu bir Ramazan ayı geçireceğimizi gösteriyor.. 1 domates, 1 salatalık, 1 patlıcan ve 1 biber; bakıyorsunuz; toplam 20 lira tutmuş.. Tanesi 5 liradan, kilosu 20 liradan az bir şey kalmamış pazar tezgahlarında... Bir esnafımız yazmış sattığı domateslerin üzerine; "MAALESEF 20 TL!" Üreten çiftçi üzgün, satan esnaf üzgün, alan ve alamayan vatandaş üzgün ve perişan... Buna sebep olan iktidar ise vurdumduymazlığa devam ediyor!

MİLLETİN EKMEĞİNE GÖZ DİKTİLER

Yüksek Enflasyon; Milletin Ekmeğine Göz Dikmenin Daniskasıdır. Cumhurbaşkanı ise; "milletin ekmeğine göz dikenlere müsamaha göstermeyeceklerini" söyleyerek, hedef şaşırtmaya çalışıyor. Milletin ekmeğine göz dikmenin daniskası yüksek enflasyona sebep olmaktır! Bir yerde enflasyon varsa orada mutlaka gelir adaletsizliği vardır ve orada zenginin daha zengin fakirin daha fakir olması ise mukadderdir. İşte Erdoğan hükümeti, Türkiye’yi içine soktuğu yüksek enflasyon sebebiyle milletin ekmeğine göz dikmiştir. İnsanlar, sahurda sofraya ne koyacaklarını, iftarı neyle açacaklarını düşünüyorlar ve yoksulluk her geçen gün büyüyor.

Mutfak tüpünün fiyatı 300 lirayı geçti. Geçtiğimiz yıl bu zamanlar bir asgari ücretli, 2825 lira olan maaşıyla 25 mutfak tüpü alabiliyorken; bu yıl maaşı %50'lik artışla 4250 lira olmasına rağmen sadece 14 tane alabiliyor. Şimdi soruyorum: 2825 mi büyük 4250 mi? Düşen sadece paranın değeri mi, yoksa düşen aynı zamanda alın teri ve emeğin de değeri midir?

ERDOĞAN GENÇLERİ HİPERENFASYONLA TANIŞTIRDI

TÜİK’in açıkladığı son rakamlar bile, Erdoğan hükümetinin ülkemizi içine soktuğu darboğazı tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.

Erken Haber'in ortaya çıkardığı rüşvete inceleme başlatıldı Erken Haber'in ortaya çıkardığı rüşvete inceleme başlatıldı

Enflasyon %61’lik oranıyla son 20 yılın zirvesini yenilemiş oldu.

Bağımsız araştırma gruplarının rakamları ise çok daha vahim bir tabloyu gözler önüne seriyor.

"Dünyanın en iyi 10 ekonomisi arasında girmeyi" vadederek iş başına gelen, genç kuşakların eskileri bilmediğini ifade ederek onlara durmadan 70’lerin kuyruklarını anlatan Erdoğan, ömründe Ak Parti’den başka iktidar görmemiş gençleri hiperenflasyonla tanıştırdı.

Türkiye’nin %30’u “ciddi maddi yoksunluk” yaşıyor. Türkiye, yoksunluk endeksinde Avrupa’nın zirvesinde; aslında buna dibinde demek daha doğru olur. Ki bu rakamlar, krizin derinleştiği 2021 ve 2022 istatistiklerini içermiyor. Herhalde son 2 yılın verilerini dahil edersek, Türkiye’nin nasıl bir tükenmişlik içinde olduğu çok daha vahim bir şekilde karşımıza çıkacaktır.

Sefalet Endeksinde Arjantin'in Bile Gerisinde Kaldık

Daha önce, Türkiye’nin bir Arjantin modeli uyguladığını söylemiştik. Maalesef son zamanlarda Türkiye, sefalet endeksinde Arjantin’i de geride bırakmış..

-Bireysel kredi ve kart borcundan dolayı takibe düşenlerin sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 3 kat arttı.

-Üçü iç savaş olmak üzere, siyasi krizler nedeniyle yüksek enflasyona sahip olan ülkeler içinde yer alıyoruz.

-Erdoğan iktidarı döneminde yaşanan enflasyon 2001 krizi seviyesini bile geçti, 1994 krizine yaklaştı.

Aslında Erdoğan hükümeti ve ortakları 4 yıl önce Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, direksiyonu bugün gitmekte olduğumuz uçuruma doğru kırmışlardı.

Ama biz Saadet Partisi olarak, Türkiye’yi uçurumdan çıkarmaya kararlıyız.

Hoşunuza gitse de gitmese de, uçuruma doğru son sürat sürdüğünüz bu arabayı doğru ve güvenli bir yola yeniden yönlendirmeye kararlıyız; böyle biline...

Erdoğan Yaşam Koçu Olsaydı Başarılı Olurdu

Değerli arkadaşlar; ekonomide vahim tablo ortadayken, Sn. Erdoğan ise son günlerde verdiği tavsiyelerle bizleri epey şaşırtıyor doğrusu..

Manda yoğurdu, kestane balı, hurma ve yulaf ezmesinden oluşan şifa iksirinden sonra; gençlere verdiği tavsiyelere de kızsak mı gülsek mi bilemedik doğrusu..

"Şöyle güzel aromalı bir kahve, sonra Türkiye'yi mutlaka gezin, hatta o da yetmez şöyle bir dünya turu yapın..." diye tavsiyelerde bulunuyor...

Gençler, bayramda ailelerinin yanına memleketlerine gidecekleri otobüs biletinin fiyatlarını kara kara düşünüyor; Cumhurbaşkanı dünya turundan bahsediyor.

Tur tavsiyelerine hiç girmiyorum bile ama gençler sadece günde 1 kez şöyle arkadaşlarıyla güzel aromalı bir kahve içseler, aylık 1000-1500 lira tutuyor...

Sn. Erdoğan; keşke işiniz yaşam koçluğu olsaydı; hakikaten başarılı olurdunuz.

Ama maalesef, size bunu üzülerek hatırlatmak isterim ki; siz her 3 gençten 1'inin işsiz olduğu, enflasyonun üç haneli rakamlara yaklaştığı, milyonlarca insanımızın da açlık ve yoksulluk sınırının altında bir gelirle hayata tutunmaya çalıştığı ülkemizi son 20 yıldır yöneten kişisiniz!

Ben Hiç Gömlek Değiştirmedim ve Başkalarının Gömleğini Hiç Giymedim

Bu arada ben bazı şeyleri ifade ederken, Erbakan Hocamıza atıfta bulunarak söylüyorum.

Erbakan Hocamız, iktidar ortağı olarak bulunduğu her hükümette; sadece Başbakan olarak değil, Başbakan Yardımcısı olarak da bulunduğu her hükümette Türkiye, büyük hamlelere imza attı.

Ben buralara atıfta bulunduğum zaman; Sn. Erdoğan da bana; "sen onlarla bir arada bulunmuşsun ama ben Hoca'nın yanında senden daha yakın oldum, gençlik başkanlığı yaptım, İBB Başkanı oldum..." diyerek bendenizi eleştirmeye kalktı.

Ben de sadece şunu söylüyorum: evet ben Hocamızın yanında bulundum, Sn. Erdoğan'la da beraber bulundum o dönemlerde... Fakat ben hiç gömlek çıkarmadım, hiç gömlek değiştirmedim! Ben, başkalarının gömleğini hiç giymedim!

Muhterem arkadaşlarım; Hoca'yla bir zamanlar beraber bulunmak demek, onun tüm politikalarını anlamak ve icraate geçirmek demek değildir; o fiilen yaşanır!

19 yıldır Erbakan Hocamızın hiçbir politikası hayata geçirilmemiştir. Kurduğu bütün şeker fabrikaları kapatıldığı için bugün şeker ithal etmek mecburiyetinde kaldık!

Ne yapayım... "Allah size akıl, fikir versin!" demekten başka çare bulamıyorum...