İran, uyguladığı politikalarda çok ketumdur. Bir karar verirler, o karar yanlış bile olsa arkasında dururlar. En sonunda ise politika değiştirmek zorunda kalındığı konularda "kahramanca geri atmak" deyimini kullanır ve kararlarını değiştirirler. Bu geri adım atmak mevzusu İran'da, çeyrek asırda veya yarım asırda bir karşılaşılan durumdur.

Kahramanca geri atmak bize mahsus bir olay. İranlılar bizim yanımızda hiç kalır. Hemen her işimizde geri adım atmayı iyi beceriyoruz Türkler olarak. Hatta geriye atılan adımlar, sanki ileriye atılmış üç adım mesafesindeymiş gibi de millete yutturulur.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, ABD'deki gazetelerde çıkan "Erdoğan geri adım attı" haberlerine ilişkin yaptığı açıklamada, "Ben nasıl geri adım attım? Benim kitabımda geri adım atmak yoktur, Ben taarruzdayım" açıklaması nedeniyle söz konusu yazım, Cumhurbaşkanımızın dışında yorumlanmalıdır. 

Hafızamda kaldığı kadar kahramanca geri adım attığımız bazı olayları siz okurlarımla paylaşmak istedim.

Suriye'de savaş başladığı dönemlerde "bir çakıl taşımızı bile vermeyeceğiz" açıklamaların üzerinden çok zaman geçmemişti ki Türk toprağı sayılan Süleyman Şah Türbesi'ni çakıllarıyla birlikte getirildi. Kahramanca, çok büyük ve başarılı bir operasyon yapıldı gece yarısı. Sabaha kadar çok büyük bir kahramanca geri adım atılmıştı ama bu geri adım "bir tek kişinin burnu kanamadan operasyon yaptık" denilerek başarı olarak yutturulmuştu. 

Bundan 3 yıl önce ülkemizin ve milletimizin menfaati doğrultusunda EYT'ye karşı çıkılmış, "seçimi kaybetsem bile yokum" açıklamaları yapılmıştı. Seçim yaklaşınca kahramanca geri adım atılarak emeklilikte yaş şartını kaldırdı.

Maaşlarına zam isteyen, sosyal haklarının iyileştirilmesini isteyen doktorlara, hekimlere "Gidiyorlarsa gitsinler" deyip yol verdikten sonra yine kahramanca bir adım atılmış, 14 Mayıs Tıp Bayramı'nda maaşlarına zam yapılmış, sosyal hakları iyileştirilmişti.

Başörtüsü konusunda "Temel hak ve özgürlükler referandum konusu olamaz" açıklamalarının ardından kahramanca geri adım atılarak, "Meclis'te kabul edilmezse referanduma gideriz" denilmesi olayı henüz çok yeni.

Mısır'ın içişlerinden dolayı küstüğümüz, diplomatik görüşmelerimizi kestiğimiz, ticaretimizi en düşüğe indirgediğimiz yıllar sonra Katil Sisi ile tokalaşarak, "ulusumuzun çıkarları" gözününde bulundurulması ayrı bir konu.  

"Katil Esad ya gidecek ya gidecek" söylemleri 12 yıldır dillerden düşmüyor ancak kahramanca geri adım atılarak masaya oturabiliriz, görüşebiliriz aşamasına gelinmesi tamamen "ulusumuzun çıkarınadır."

Hiçbir konuda büyük konuşmamak lazım.

Demem O Ki:

İnsanlar hata yapabiliyor, önemli olan bu hatalardan dönülmesidir. Özür dilemek erdemini gösterip, hatayı kabullenip geri adım atılmasıdır.

Temennim Odur ki:

Kararlar verilince "yaptım oldu" mantığıyla değil, istişare, uzlaşma ve benlikten uzak kararlar alınması, kararların doğuracağı olası olumsuz sonuçların meydana gelmesi halinde bu sorumluluğun paylaşılmasıdır.