Milli Mücadele döneminde üç defa Anadolu’yu boydan boya gezmiş ve çeşitli incelemelerde bulunmuş, Büyük Millet Meclisi tarafından, Türk halkına yaptığı hizmetlerden dolayı telgrafla teşekkür edilmiş olan Berthe Georges-Gaulis, Anadolu’ya üçüncü gelişinde gezisine İzmir’den başladı ve Türk ordusunun İzmir’i alışından hemen sonra izlenimlerini aktardı.
Gaulis’e göre, Türk ordusu İzmir’e girdiği zaman, geride Yunan ordusunun
bıraktıklarına bakmak gerekiyordu. Yakılmış yıkılmış evler, tarlalar, öldürülmüş çocuklar,
kadınlar ve ihtiyarlar, Yunan ordusunun ruh halini belirlemeye yeterliydi.
Yunan ordusundan başka, Rum çeteleri de bir daha gelemeyecekleri toprakları,
şehirleri ve köyleri talan ettiler, yakıp yıktılar.
Gaulis, Milliyetçilerin ilk başarısızlığı olarak gösterilen İzmir yangınının kırk sekiz
saat sürdüğünü ve Türkiye’nin kalkınmasının tek umudunu yok ettiğini, Rumlardan ve
Ermenilerden kurtulmak için yangını Türklerin çıkardığı suçlamalarını işitince de bu gibi
sözlerin saçmalığı karşısında omuz silkmekten başka bir şey yapamayacağını söyledi.
Bu söylentiye inanmak için Türk şeflerini çok az tanımak gerektiğini ifade eden
Gaulis, bu suçlamayı yapan Avrupalıların da hiçbir delil ortaya koyamadığını anlattı.
Bu yangını Türklerin çıkarmadığına dair deliller ortaya konsa bile Avrupalıları
inandırmanın mümkün olmadığını ama İzmir’de bulunan Müslümanların ve Hıristiyanların,
Ermeni kilisesinin patlayıcı maddelerle dolu olduğunu kendisine söylediklerini ifade etti.
Türk generallerinin yangının ağırlığını hemen fark ettiklerini, Mendirek açığında
demirli bulunan yabancı gemilerden, müthiş bir şekilde genişleyen yangını kesmek için baraj
ateşi açmasını istediklerini fakat onların bu teklifi reddettiklerini söyledi.
Mustafa Kemal Paşa ile İsmet Paşa’nın subaylarıyla birlikte İzmir’e hakim bir tepeden
yangını izlediklerini belirten Gaulis, orada bulunmuş Türk subaylarından birisinin, kendisine
Mustafa Kemal Paşa’nın yüzü asla böylesine bozulmuş halde görülmemiştir dediğini belirtti.
Bayan Gaulis’e göre, İzmir ikinci defa olarak Türk Kurtuluş Savaşında ön plana
çıkıyordu. Ona göre, 1919 yılında kabaca ve insafsızca Yunan işgali, direnmenin en büyük
uyarıcısı olmuştu.
1922 yılının Eylül ayında ise tam muzaffer ordunun İzmir’i kurtardığı anda bu yarı
yok ediliş, Avrupa’nın kötü tutumunun sonucu olarak beliriyordu. (1).
1-Berthe Georges-Gaulis, Türk Mucizesi, Çeviren: Reyhan Enünlü, Yeni İstanbul Yayınları, 1969, s.6-8.