Sosyal Devlet diye bir tanım vardır.  Ayrıntılı sosyolojik ve felsefi tanımlamalara gerek kalmadan kısaca Sosyal Devlet üç ana kolon üzerine oturur;  1-Sosyal Adalet. 2- Sosyal Güvenlik. 3- Vatandaşlarına asgari yaşam düzeyi sağlama zorunluluğu. 

Aslında yukarıdaki üç şık ta aynı kapıya çıkar. 
Devlet vatandaşlarına bakmak zorundadır. Bunu da bazı fonları aracılığıyla yapar. Bir tür Robin Hood vazifesidir bu. 

Devlet vatandaşları çalışabiliyorken onlardan para toplar ardından da hastalandıklarında, malulen ya da yaşlılıktan emekli olduklarında da onlara bakar. Bunu da vatandaşlarının geçimini sağlayıp yaşayabileceği bir düzeyde yani topladığını adil olarak paylaştırarak yapmalıdır. 

Çoğu zaman bu böyle olmaz. 

Siyasetçiler emeklilik yaşlarında oynamalar yapar, sosyal haklarda aşırı sözler verir ve toplanan fonlar geri ödemeye yetmez hale gelir. Böyle durumlarda hükümetler emeklilik fonlarını genel bütçeden sübvanse ederler ve sonuçta bütçe şaşar, açık vermeye başlar. 

Devletlerin sosyal devlet olma iddiası yüzünden çok zaman sıkıntılı zamanlar geçirdikleri aşikardır. Zira oy toplamak için devlet kesesinden sözler vermek siyasilerin en çok başvurduğu yöntemdir. 

Sosyal Devlet anlayışı bir tür Refah Devleti olma iddiası taşır. Refah Devleti sosyal güvenlik sisteminin işlerliği ile paralellik arzeder. 

Ayrıca işsizlik maaşları, yaşlılık maaşları, fakirlere kadınlara öğrencilere maaşlar, hastalık giderleri ve diğer bir çok karşılıksız harcama ülkelerin sosyo ekonomik olarak sorunlarını azaltmaz aksine beraberinde ek mali yükler getirdiği için sorunlar artar ve devletlerin bütçesel açıkları giderek büyür sonuçta bu durum ülkeleri finansal krizlere sürükler. 

Sosyal Devlet anlayışı kapitalizmin insanların sosyalist olmaması için ortaya attığı bir sistem yaklaşımıdır. Sistem uzun vadede işlemez hale gelmiştir. 

Sosyal Güvenlik sistemi bugünkü fonlarla gelecek nesilleri finanse etmektir. Bu sürdürülebilir bir model değildir. Böyle olunca da hükümetler sosyal güvenlik sistemini başka ek fon ve vergilerle genişletmeye kalkarlar. 
Yine problemler çıkar...

Nüfus yaşlandıkça Sosyal Güvenlik sistemi daha çabuk çöker. 

Son olarak ülkemizdeki göçmenlerin çalışabilir olmasına sosyal güvenlik sisteminin işleyebilmesi açısından da bakılması gerekir. 

Bu yönle dünyanın yaşlı nüfuslu ülkeleri nispeten genç nüfuslu ülkelere göre daha dezavantajlıdır.