Sermaye piyasaları deyince ilk akla gelen Menkul Kıymetler işlemleridir.
Kimi iktisat tarihçileri ilk Para piyasalarının antik Roma hatta antik Yunanda dahi var olduğunu söylerler.
Aslına bakarsanız Roma İmparatorluğu gerek işleyiş, gerekse yönetim ve yönetişim anlamında ilk Küresel İmparatorluktu denilebilir. Hükmü altındaki ülkelere başta mimari ve ticari olmak üzere bir çok alanda ciddi katkılar yapmıştır.
Mesela bir dönem bugünkü Britanya topraklarında da hüküm süren Roma İmparatorluğu sonraki yüzyıllarda modern ve birleşik bir İngiltere’nin kurulmasına da öncülük etmiştir. Nitekim Britanya/Britannia kelimesi de latinceden gelmektedir.
İlk menkul kıymet işlemleri tam olarak ne zaman başladı bilinmiyor fakat zaman zaman parasız kalan devletlerin ilk çağlarda dahi tahvil çıkartarak zenginlerden borç aldığını biliyoruz.
Zaman içerisinde zengin toprak sahipleri ve tüccarlar kendilerine borçlu olan devletlerden imtiyaz hakkı alarak, şirketlerinin hisse senetlerini çıkarıp, bir tür ikincil piyasa oluşturup şirket hisselerini satmışlardır. Biz buna menkul kıymetler borsalarının ilk hali diyebiliriz.
Öyle ki artık hepimizin bildiği şekliyle bugünkü şirketler kendileri bir şahıs sayılıyorlar. Böylece şirketler kendi başlarına ortak ve hissedarlarından bağımsız şekilde her türlü ticari işlemi yapıyor ve mal mülk alıp satıyorlar.
Şirketlerin hisselerinin değeri o şirketin durumunu anlatan bir göstergedir. Bir şirketin hisselerine yapılan yatırım çoğunlukla o şirkete olan güveni gösterir.
Fakat kimi zaman da menkul kıymet işlemleri o şirketi batırmak isteyen piyasa yapıcı ya da oyuncularının şirketin hisselerine değer kazandırıp sonra da inişe geçirmek için de kullanılır.
Bu tür işlemler tabii ki kanun dışı manipülatif işlemler olarak biliniyor. Yine de bu kuralı by pass edecek bir çok ara işlem de yapılabilmekte.
İlk deniz aşırı şirketlerin kurularak ikincil piyasa oluşturmasından bu yana artık hemen her ülkede şirket hisselerinin alınıp satıldığı menkul kıymet borsaları oluşmuş durumda. Bugün dünya borsalarındaki şirket hisselerinin toplam değeri
80 trilyon $’ın üzerinde.
Gerçekte borsalarda işlem gören şirketlerin değeri bu kadar mıdır tartışılır tabii ki.
2018 yılı itibariyle dünya borsaları %30’a yakın büyümüş durumda iken bugün durum değişti.
Bendeniz o günlerdeki yazılarımda bu büyümenin hormonal bir büyüme olduğunu savunuyor ve dünyada ciddi bir ekonomik kapatma/karartma yaşanacağı görüşündeydim. Zira tıkanan dünya ekonomisi yeni yeni finansal araçlar da üretse paranın ve sermayenin kontrol edilebilirliği de kayboluyordu.
… yine o günlerde, 2019 ya da 2020’de yepyeni dijital bir dünya sisteminin hakim olacağı ve herkesin her şeyinin kontrol edilebileceği distopik bir yapı kurulmaya başlanacağını da yazıyor ve tv ekranlarında dile getiriyordum.
Nitekim 2020 yeni bir sosyo ekonomik düzenin başlangıcı oldu.