Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) sorunu, çözüm aşamasına gelmişken, yapılacak düzenlemeyle yeni sorunlar yeni mağduriyetler ortaya çıkaracaktır.
Seçimler sayesinde 22 yıllık EYT sorunu, gündeme geldi. İktidar, geçen süre zarfında kaybettiği oylarını geri almak için yaşanan mağduriyetleri giderip, sorunları çözmüş olarak seçime girmek istiyor.
AK Parti'nin 20 yıllık iktidarının özellikle son 5 yılında biriken bütün sorunlar, seçime kadar yani 5 ayda çözüme kavuşturulmaya çalışılıyor.
Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti, 2002'den beri girdiği bütün seçimleri kazanması, tesadüf değildir. Yılların biriken sorunlarını bir bir çözerek, seçimleri de bir bir kazanmayı başaran bir parti, 15 yıllık bu kadar tecrübe ve başarısına rağmen ne oldu da 5 yılda oy kaybetmeye başladı.
Sorunların "tek imza", "partili cumhurbaşkanlığı", "liyakatsızlık", "ısraf", "adaletsizlik", "kötü yönetim" gibi gerekçelerden kaynaklandığı tartışılıyor. Konumuz bu değil tabii ki.
AK Parti'den önce 8 Eylül 1999'da ortaya çıkan ve iktidarın da bugüne kadar ilgilenmediği EYT mevzusuna gelelim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2019'da yaptığı bir konuşmada, "seçimi kaybetsem de erken emeklilikte yokum", diyerek EYT'yi dayatanları neredeyse vatan haini ilan etmişti.
Geçen 3 yılda çok şey değişti, iktidarın oy ihtiyacı ortaya çıktı. AK Parti,bu sorunu çözerek, yapılacak "yaş" düzenlemesine göre 1 milyon 900 bin veya 5 milyon 700 bin kişiye emeklilik hakkı vererek bu kesimden oy almayı planlayor.
Önemli olan 22 yıllık bir sorunun çözümüdür. Bunun gerekçesi ne olursa olsun. Şimdiye kadar çözülmemiş bir sorunu kim çözerse çözsün, nasıl çözerse çözsün bu, ülke ve millet menfaatinedir.
EYT'lilerin mağduriyetinin giderilmesinde ortaya çıkan çözümler arasında 5 bin prim gün sayısı, 25 hizmet yılı ve 8 Eylül 1999'dan önce işe girilmiş olması şartları var.
Yaş şartı getirilip getirilmeyeceği ise halen netlik kazanmadı. Vatandaşlar yaş şartına karşı çıkıyor çünkü EYT sorunu adı üstünde yaş sorunudur. Bu sorun ancak yaş şartının kaldırılmasıyla çözüme kavuşturulabilir.
Hiç kimse tehlikenin farkında değil..
EYT'ye yönelik düzenlemenin ardından 2023'te erken emeklilik furyası başlayacak. Şartları yerine getirenler emeklilik için sıraya girecekler.
EYT'deki en büyük tehlikelerden biri, insanların emeklilik maaşıyla geçinemeyecekleri gerçeğidir. Mevcut durumda 3 bin 500 ila 22 bin lira arasında emekli maaşı alanlar var, ödedikleri primler doğrultusunda. Yüksek maaş alanlar kamu kurumlarında üst düzey yöneticilik yapmış olanlar. Zaten onlar emekliye ayrılana kadar evlerini arabalarını almışlardır, herhangi bir borçları da yoktur. Emekli maaşları da geçimleri için yeterli.
Normal bir çalışan veya özel sektörde çalışanlar, emekliye ayrıldıktan sonra alacakları maaşla geçinemeyeceklerini düşünmüyorlar hiç. Emekli hakkını kazanalım bir an önce emekliye ayrılalım düşünceleri çok yanlış ve sakat bir anlayıştır.
Ortalama 50 yaşına gelmiş bir kişi emekliye ayrıldıktan sonra ilerleyen yaşından dolayı özel sektörde iş bulması çok zor. İş bulsa dahi emekli maaşı olduğu için kayıt dışı çalıştırılacak, asgari ücretin yarı maaşı verilecek.
Emeklilerin geçinemediği için ikinci iş arayışları, ülkedeki işsizliği iyice artıracaktır. Emekli maaşları düzelmedikçe minimum asgari ücret seviyesine çekilmedikçe çalışan bir kişinin emekliye ayrılması, ilerideki pişmanlıkların başlangıcı olacaktır.
Kamu kurum ve kuruluşlarında ise durum çok farklı... Çalışanları bekleyen en büyük tehlike kamu kurum ve kuruluşlarında yatıyor...
Birim amirleri, birim müdürleri, şefler, yöneticiler, şimdiden kimleri emekliye ayıracaklarını gözlerine kestirmeye başlamışlar bile.
Kamu kurumunda emekliliğe hak edenlerden bazıları, yöneticilerin vicdan ve insafı doğrultusunda emekliye ayrılmak zorunda bırakılacaklar.
Anayasamızda, yasalarımızda "hiçkimsenin emekliye zorlanamayacağı" hükmü gayet açık ve net. Buna rağmen kurum ve kuruluşlarda çalışan, siyasi görüşü, günlük yaşamı, tabiri caizse "bizden olan bizden olmayan" ayrımları kaçınılmazdır.
Yöneticiler, kimseye "emekliye ayrıl" diyemez ancak doğrudan ve dolaylı mobbing uygulayarak, çalışanın huzurunu bozarak, görev yerini değiştirerek bir şekilde emekliye ayrılmak zorunda bırakacaklardır.
"Lanet olsun" deyip emekliliği düşünmese bile mecburen emekliye ayrılacak kamu çalışanının sayısı her geçen gün artacaktır.
Emekliye ayırdıkları kişilerden boşalan kadrolara kimlerin alınacağı, nasıl alınacağı hepimizin malumudur.
Emekliye ayrılacak olanların alacakları tazminatlar, günümüzde çok değersizleşti. Hiçkimse tazminatıyla kendisine ev alamayacak. En fazla iyi kötü bir araba alabilecek. Emeklilik yaşına gelmiş kişilerin zaten okuttuğu çocukları, evlilik yaşında olan çocukları ve şimdiye kadar ihmal etmiş evinin ihtiyaçları var.
Alınacak tazminatlar, beklenen sorunların çözümü için çare olmayacak ama bir miktar piyasaya hareket getirecektir.
Tazminatı ev almaya yetmeyenler ise kalan kısmını kredi çekip borçlanarak ev sahibi olmaya çalışacak. Çektiği krediyi ise emekli maaşıyla ödemek zorunda kalacak.
EYT mağduru biri olarak, emekliye ayrılacak kişilerin bütün şart ve koşulları göz önünde bulundurmasını, kararını daha sonra vermesini arzu ediyorum. Tam da işinin ehli olan, çalıştığı işte bilgi ve tecrübe sahibi olanların, en verimli çağında emekliye ayrılması, hem çalıştığı kurum için hem ülke için hem de kendisi için çok da hayırlı gözükmüyor.
Demem O Ki:
EYT düzenlemesiyle yeni mağduriyetler ortaya çıkacaktır. Emekli maaşları insanca yaşam sağlayacak seviyeye yükseltilmeden, emekliye ayrıldıktan sonra başka işlerde çalışmak zorunda kalmayacak şekilde düzenlenmelidir.
Temennim Odur Ki:
EYT'yi bir fırsat bilip kamu kurum ve kuruluşlarındaki çalışanların emekliliğe zorlanmaması, kayıt dışı çalıştırmaların önüne geçilmesi, kaş yapayım derken göz çıkarılmamasıdır.