ERKEN HABER - 12 Eylül itibariyle eğitim ve öğretim yılının birçok hanede buruk başladığına değinen DEVA Partisi GMYK Üyesi İlker Çelik kötü ve yanlış yönetimin açtığı büyük yaraların yüreklerde derin bir şekilde hissedildiğini söyledi.
""Ancak buruk iki grup var! Velilerimiz ve okula gidemeyip evde kalan çocuklarımız oldu. Bu evlatlarımız zihniyet engeline takılan pırıl pırıl yavrularımız.”
Çelik, “Kötü yönetim ile toplumun her tabakasını zor duruma soktular ve bu zorluklardan belirli bir grup dışında tüm vatandaşlarımız nasibini aldı. Türkiye gibi büyük bir ülkenin varlıklardan nasibini alması gereken yurttaşlarımız maalesef yokluk ve sefaletten sebeplendi ve sebebi ise belli. “ dedi.
Kimse bana adalet ve kalkınmadan bahsetmesin.
“Adalet, herkese ihtiyacını verdiği zaman yerini bulur! Kalkınma ise bir gurubun değil ülkenin top yekûn refah seviyesine ulaşmasıyla gerçekleşir.” diyen İlker Çelik sözlerine şöyle devam etti;
“Bugün geldiğimiz noktada veliler çocuklarının okula gideceği günü stresle bekledi, çantasına bir kalem bir defter bir silgi koyup bir takım okul kıyafetini nasıl alırım diye günlerce uykuları kaçtı, çocuklarımız bunu görmediler mi? Tabi ki görgüler ve iliklerine kadar hissettiler. Ve bu sabaha kimse mutlu ve heyecanlı uyanmadı. Genel Başkanımız Ali Babacan ve liyakatli kadroların söz sahibi olduğu dönemde milli gelir 12bin500 dolara çıkmıştı.Kişi başına düşen milli geliri 12bin500 dolardan nerelere düşürdüler, şimdi ise hedefimiz 9bin500 dolar diyorlar. Yanlış finanse edilmiş projelerle, inatla attıkları yanlış adımlarla zenginlere oluk oluk para akıttılar.Zengini daha zengin olurken Aileleri yoksulluğa terk ettiler. Bu paralarla her çocuğumuzun fırsat eşitliği içinde eğitim alacağı bir eğitim sistemi kolaylıkla inşa edilebilirdi. Sadece israfı engellemek bunun için yetecekti ve akılcı, insan odaklı projelerle bugün her bir çocuğumuz okula mutlu gidecekti. Kaç evladımız şu anda evde oturmak zorunda kaldı. Bunlar engellerinden dolayı değil yöneticilerin zihniyet engellerinden dolayı evlerinde gönülleri buruk, hayalleri katledilmiş ve gözleri yaşlı oturuyorlar.Bugün tek bir öğrenci dahi fiziksel ve kurumsal engellerden, iş bilmez idarecilerin zihniyet engelinden dolayı okula gidemeyip üzgün kaldıysa, bana kimse adaletten de kalkınmadan da bahsetmesin.Anayasal hakları olan eğitim alma hakkını kimsenin ellerinden almaya hakkı yok ve bu anayasal bir suçtur.Devlet, durumları sebebiyle özel eğitim ve öğrenime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılmak için gerekli tedbirleri alır.Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.”
Basit bir rampa dahi yapmayı beceremediler!
Engellilerin hayatın her alanında olduğu gibi eğitim hayatında da unutulduğuna değinen Çelik, "Konu engelliler olunca bütün yöneticiler ve yöneteceğini düşünenler bir anda sorunlara kör, sağır ve kötürüm kalıyor. 2 basamaklı bir yere basit bir tekerlekli sandalye rampası yapmayı beceremeyen zihniyet engelliler, maalesef sorunları bildiklerini zannediyorlar."
Sosyal devlet anlayışından her geçen gün uzaklaştık.
Yeni bir sosyal koruma ve güvenlik sistemi oluşturacaklarına değinen İlker Çelik, "Yoksulluğu ortadan kaldırmak yerine sosyal yardımlara bağımlı bir toplum oluşturmaya çalıştılar ve bunu da maalesef başardılar.Türkiye o kadar büyük imkanlara sahip bir ülke ki yaşanan yoksulluk sorununu tam tersine çevirip hep birlikte refaha ermemiz mümkün ve çok kolay.Biz hiçbir vatandaşımızın geride bırakılmasını kabul etmiyoruz.Yardıma muhtaç tek bir vatandaşımızı bile yalnız bırakmayacağız.Daha adil ve daha yaygın bir biçimde, ihtiyaç sahibi tüm vatandaşlarımıza ulaşacağız.
Yeni bir sosyal koruma ve güvenlik sistemi oluşturacağız.
Yoksulluktan işsizliğe, çalışma hayatından emekliliğe, barınma hakkından engelli haklarına kadar her sıkıntıya DEVA olacağız." sözlerini kaydetti.
Çözüm sandık ve söz artık gerçek sahibinin
"Vatandaşı açlığa ve sefalete terk ettiler. Artık kimin ne derdi var ne sıkıntısı var görmüyorlar. Emeklimiz, esnafımız, engelli bireyimiz, iş dünyamız ve çiftçimiz zor durumda, analar evlatlarının beslenme çantasına kuru ekmek koyar hale geldi.Çıkmış gözümüzdeki ışığa bakın, çözersek biz çözeriz diyorlar . Bunlar mı sorunları çözecek olanlar, bunların sorunu çözmeleri için tek bir yol var. O da sandığı bir an önce büyük huzura yani sözün gerçek sahibi vatandaşımızın önüne getirmeleri."